Görüş Bildir

Hastalık Haberleri

Hastalık ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Hastalık ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

Popüler İçerikler

Bilinçaltımız Hastalıklara Yol Açabilir mi?
Hastalıklarımızın sebeplerinin sadece fiziksel olmadığını, duygusal çatışmalarımızın da hasta olmamızda büyük bir etken olduğu bilinen bir gerçek. Ruhsal Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal duygusal çatışmalarımızn hastalık sebebi olduğunu belirtiyor ve “Hastalığı bedenden uzaklaştırmak tedavi edilmeli. Ancak, bilinçaltımıza yerleşmiş ve hastalığa neden olan olumsuz düşünceleri tespit ederek onları dönüştürdüğümüzde hastalıkları kalıcı biçimde ortadan kaldırmak mümkün” diyor. Son zamanlarda hangi doktora gidersek gidelim, “stresten uzak durun” önerisini sık sık duymaya başladık. Yaşamımızdaki her deneyim gibi hastalıklarımızı da düşüncelerimizle, bilinçaltımıza yerleşmiş inançlarımızla kendimiz yaratıyoruz. Ruh, zihin ve beden bütünlüğünü bozduğumuz zaman ruhsal veya fiziksel rahatsızlıklar baş göstermeye başlıyor. Öfke en önemli etken Ayrıca öfkenin hasta olmamızla ilgili çok önemli bir etken olduğunu vurgulayan Gülnur Ünal Şunları söylüyor: “Yaşadığımız olaylar ve bunların bizde bıraktığı düşünce, inanç ve duygular bilinçaltımızda kodlamalar olarak yerleşiyor. Geçmişte yaşanmış bir olayı kodlayan bilinçaltı, o durumu hatırlatan bir imgeyle karşılaştığında sorunu aktifleştiriyor. Duygusal çatışma yaşadığımız her durum bedenimizde belirli bir bölgeyi etkiliyor. Çatışmanın şiddetine bağlı olarak rahatsızlığın ölçüsü de değişiklik gösteriyor. Yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, çarpıntı, sırt ve boyun ağrıları, egzama gibi rahatsızlıklar; en çok da korku, endişe, öfke, güvensizlik duyduğumuz zamanlarda ortaya çıkıyor. Öfke ya da korkuya kapıldığınızda kalbinizin ritmini, akciğerlerinizi ve diğer organlarınızın sağlıklı çalışmasını bozabilirsiniz.” www.unimetre.com Ayrıca kimi duygu ve düşüncelerin vücudun belirli yerlerinde rahatsızlıkara yol açabileceğini söyleyen Gülnur Ünal, bunları şu şekilde sıralıyor; •Baş Ağrısı: Kendini muteber görmemek. Kendini eleştirmek. Korku. • Kilo: Korku, korunma ihtiyacı. Duygulardan kaçmak. Güvensizlik, kendini reddetmek. Doyum aramak • Bulimia: Kendinden nefretin çılgın bir doldurma ve boşaltması. Umutsuz dehşet. • Bunama (Alzheimer): Çocukluğuna sözde geri dönüş. Bakım ve ilgi talep etmek. Hayatın yükünden kaçış. • Cinsel Soğukluk: Korku, zevk almayı reddetmek. Cinsel ilişkinin kötü bir şey olduğuna inanmak. Duyarsız partnerler. Babadan Korkmak. • Depresyon: Sahip olma hakkına sahip olmadığını hissetmekten kaynaklanan kızgınlık. Umutsuzluk. • Hiperaktiflik: Korku. Kendini baskı altında ve çılgın hissetmek • Diyabet: “Keşke öyle olsaydı” düşüncesinden kaynaklanan özlem. Büyük bir kontrol ihtiyacı. Derin keder. “Geriye hiçbir tatlılık kalmadı.” • Horlama: Eski düşünce kalıplarını bırakmayı inatçı bir biçimde reddetmek. • Kalp Krizi: Para ya da mevki uğruna kalbindeki tüm sevinci yok etmek. • Kanser: Derin incinme. Uzun zamandır süren içerleme. İnsanı yavaş yavaş yiyip bitiren bir sır ya da üzüntü. Nefretleri taşımak. “Ne yararı var ki?” yaklaşımı. • Kısırlık: Korku ve yaşama sürecine direnme veya ebeveynlik deneyimine ihtiyacı olamama. • Menepoz: Artık arzu edilmeme korkusu. Yaşlanma korkusu. Kendini reddetmek. Kendini yeterince iyi, yeterli hissetmemek. • Sağırlık: Reddetmek, inatçılık, kendini tecrit etmek. “Duymak istemediğiniz nedir? “Beni rahatsız etmeyin?” • Selülit: Biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırmak. • Tiroit- boğaz rahatsızlıkları: Kendi duygu ve düşüncelerini ifade edememe: • Göz rahatsızlıkları: Hayatından memnun olmama, kendine güvensizlik, umut kaybı. • Dalak, pankreas rahatsızlıkları: Hayatın zevklerini yaşayamama, gelecekten ve başaramamaktan korkma • Boyun, omuz ağrıları: Yaşamda esnek olmama, inatçılık, öfke kaynaklı duygusal çatışmalar.
Kurt Seyit ve Şura Dizisi Karakterleri
Yılın dizisi 'Kurt Seyit ve Şura' 4 Mart'ta yani bugün başlıyor. Nermin Bezmen'in aynı adlı romanından uyarlanan dizide kim, hangi rolde? Kıvanç Tatlıtuğ ve Farah Zeynep Abdullah'ın başrollerde yer aldığı 'Kurt Seyit ve Şura' dizisi, 4 Mart 2014 Salı günü, saat 20.00'de, Star TV ekranlarında izleyiciyle buluşacak. Hilal Saral’ın yönetmenliğini üstlendiği dizinin senaryosu Ece Yörenç'e ait. Nermin Bezmen'in 'Kurt Seyt ve Shura' adlı kitabından uyarlanan dizi, yüzyıl başı Rusya’sından 1920’lerin İstanbul’una uzanan dönemde yaşanan tutkulu bir aşk hikayesini konu alıyor. Dizide kim, kimdir? Kurt Seyit ve Shura'nın karakterlerini tanıyalım...Kurt Seyit Eminof ve Ailesi Baba Mirza Mehmet Eminof, Kırım’ın en güzel yerlerinden biri olan Aluşta’da verimli arazilerin sahibidir. Mirza Mehmet, üç oğlunun da Aluşta’da onunla yaşamasını ve sonunda soylarını devam ettirecek Türk asıllı kızlarla evlenmelerinin hayalini kurmaktadır. Fakat Kurt Seyit’in Rus soylusu Şura ile birlikte olmayı tercih etmesi baba oğul arasındaki ilişkilerin kopma noktasına gelmesine yol açacaktır. Kurt Seyit’in kaderi Şura’yla tanışmasının ardından tamamen değişir. Şura’yla olan ilişkisi ve Rusya’daki devrim onun içinde bulunduğu tehlikeyi daha da büyütür. Kurt Seyit’in aşkı ve ailesi için olan mücadelesi onu çok çalkantılı bir serüvenle İstanbul’a doğru yola çıkaracaktır.Kurt Seyit Eminof Kurt Seyit, Kırım’ın Türk asıllı, köklü ailesi Eminof’ların en büyük oğludur. Babası Mirza Mehmet Eminof, Rus ordusunda subaylık yapmıştır. Çocukluğundan beri babası tarafından asker olarak yetiştirilen Kurt Seyit, Rus ordusunda görev yapan onurlu, başarılı bir subaydır.Mahmut Eminof ailesinin ortanca oğlu Mehmet Kurt Seyit’in iki yaş küçük kardeşidir. Kurt Seyit’in aksine Mahmut hep çiftlikle yaşamış ve babasıyla çiftliğin yönetimine ortak olmuştur.Osman Kurt Seyit’in 6 yaş küçük erkek kardeşi Osman hayatı boyunca bir kahraman gibi hikayelerini dinlediği ağabeyi Kurt Seyit’i gözünde ilahlaştırmış, onun gibi olmak için her şeyi yapabilecek bir gençtir.Şura (Alexandra) Verjenskaya ve Ailesi Şura’nın babası Julien Verjensky soylu bir aileden gelen önemli bir ticaret adamıdır. Annesi Katherina, Julien’le sevgi dolu bir evlilik yapmış, eşine ve ailesine çok bağlı bir kadındır. Hayatındaki en önemli varlıkları kızları Nina, Valentina ve Şura’dır. Ciğerlerinden hasta olan Julien, kızları Şura ve Valentina ile birlikte Petrograd’a tedavi için geldiğinde uzun bir süre hastanede kalır. Bu süreçte Şura hayatının aşkı Kurt Seyit’i bulacaktır.  Şura (Alexandra) Verjenskaya Ailenin en küçük kızı olan güzeller güzeli Şura, Petrograd’ta ilk kez sosyeteye takdim edildiği baloda Kurt Seyit’le tanışır ve ona ilk andan itibaren aşık olur. Bu aşk her türlü engele, entrikaya rağmen güçlenerek büyürken, çeşitli zorluklarla da sınanır.  Valentina Şura’nın ablası Valentina, ailenin ortanca kızıdır. Kontrollü ve ağırbaşlı genç bir hanım olan Tina için, ailesi ve toplumdaki saygınlığı her şeyden önce gelir. Şura’nın Seyit'le yaşadığı aşk onun da hayatındaki dengeleri değiştirecektir.  Nina Şura'nın ablası, ailenin en büyük kızı Nina, bebekliğinde geçirdiği bir hastalık sonucu, zihinsel gelişim olarak kardeşlerinden geri kalmıştır. Annesine çok bağımlı olan Nina kardeşleri arasında da en çok Şura'ya düşkündür. Masumiyeti ve saflığı ile Şura’nın hayatta atacağı en önemli adımlara vesile olacaktır. Petro Borinsky ve Ailesi Zengin, asil ve nüfuzlu bir Rus ailesi olan Borinsky'ler tek oğulları Petro'ya oldukça düşkündürler. Petro'nun babası Andrei Borinsky aynı zamanda Şura'nın babası Julien'in yakın arkadaşı ve iş ortağıdır. Annesi Maria, oğlunun güzeller güzeli asil Şura ile evlenmesi için gelecek planları yapmaktadır. Petro’nun da Şura'ya karşı hislerini fark ettiğinde daha da cesaretlenecektir.  Petro Borinsky Petro, küçük yaşlarda girdiği askeri okulda Seyit’le tanışmış, çocukluk yıllarından itibaren onunla gizli bir rekabet içinde olmuştur. Petro’nun savaş alanında yaptığı bir hata, Seyit ve Petro arasındaki rekabeti Petro açısından gizli bir düşmanlığa dönüştürür. Seyit’in Şura’ya olan aşkı, bu düşmanlığı daha da büyütecektir.Celil Kırım’lı Türk asıllı bir ailenin çocuğu olan Celil, Kurt Seyit’in hem çocukluktan beri en yakın dostu hem de orduda omuz omuza savaştığı silah arkadaşıdır. Bolşoy baş balerini Tatya'ya deli gibi aşıktır. Celil’in Rusya’dan İstanbul’a süren hüzünlü hikayesinde, yanında hep Kurt Seyit ve Şura olacaktır.  Tatya Sanatçı bir aileden gelen Tatya Rusya’nın en ünlü balerinidir. Moskova’da bir gösteri sonrasında Celil’le tanışır. İlk andan itibaren birbirlerine delicesine aşık olurlar. Seyit’in ve daha sonra da Şura’nın en yakın dostu olan Tatya, onların bir araya gelmesinde kritik bir rol oynar.. Kendi aşkı için de her türlü zorluğu göze alır ve Celille birlikte, tehlikeli bir maceraya doğru yola çıkar.  Barones Lola Seyit'in eski sevgilisi, dul Barones Lola, eski eşinden miras kalan unvanı sayesinde toplumda tanınır bir isimdir. Güçlü kişiliği, uluorta konuşulmayan ama herkes tarafından bilinen çapkınlığı, ona karşı mesafe konmasına sebep olsa da, her türlü davetin aranan ismi olmaya devam etmektedir. Seyit’in Şura’ya olan aşkını gören Barones Lola, ilk kez huzursuz olur.  Güzide Seyit’lerin Kırım’daki komşu çiftliğinde ablasının yanında kalan Güzide’nin hayatı, olaylı bir günde Celil’le karşılaşmasıyla değişir. Celil’den çok etkilenen Güzide, iki kelime konuştuğu Celil’i, günler haftalar aylar içinde kendi kafasında büyütür ve o resme aşık olur. Güzide ile Celil’in yolları zaman zaman kesişir zaman zaman tamamen ayrılır, ama İstanbul’da çok hüzünlü bir aşk hikayesi onları beklemektedir.
Devlet Bahçeli: 'İranlı Bir Uşak Var, Herkesi Tehdit Ediyor'
MHP lideri Devlet Bahçeli, Balıkesir'de halka seslenerek Reza Zarrab'ın tahliyesini eleştirdi. 17 Aralık operasyonuyla cezaevine gönderilen Reza Zarrab ve bakan çocuklarının dün tahliye edilmesini eleştiren Bahçeli, 'Erdoğan hangi tedbiri alırsa alsın, kimi çıkarırsa çıkarsın, hele hele İranlı bir uşak var herkesi tehdit ediyor, ‘Beni çıkarmazsanız anlatırım’ diyor 'yakarım' diyor. Adam 75 günde çıktı, şimdi İstanbul’da dolaşacak. Bu hak mıdır?' dedi. İç ve dış odaklar Türkiye üzerinde tehdit oluşturuyor. Sandıkta bir oy kaybedersek bunun vebali yüksek olur. Kaybedilen bir oy ya başkanlığı kaybettirir, ya başkanlığı kazandırır. Gözünüzün bebeği gibi oyları koruyacaksınız. 17 Aralık’tan bugüne 75 gün geçmiş. Bu günlerde neler olduğunu anlayınız, takip ediniz. 75 günde yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıyla millet karşı karşıya kaldı. Yolsuzluk ve rüşvet hastalık gibidir, toplumu çürütür, devleti çökertir. Yüzde 51 ile gelen ve herşeye el koymaya çalışan, ülkeyi diktatoryaya götürmek isteyen bu şahsı uyarmamız lazımdır. Milli irade yüzde 51 ile getiriyorsa aynı irade yüzde 51 ile de güle güle diyebilir.Net Gazete
'Rüşvet ve Yolsuzluk Toplumsal Bir Hastalıktır'
MİLLİYETÇİ Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yolsuzluk ve rüşvetin toplumsal bir hastalık olduğunu belirterek, 'Kanserden kötüdür. Kangrenden kötüdür. Toplumu hele hele kalıcı hale dönüşürse herkes tarafından yolsuzluk ve rüşvet görülmez duyulmaz bir hal alırsa bu toplum çürür. Toplumun çürümesi devleti çökertir' dedi.Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yerel seçim çalışmaları kapsamında karayoluyla Tekirdağ’ın Malkara İlçesi’ne geldi. Partililer tarafından karşılanan MHP Lideri Bahçeli Malkara'da halka hitap etti. Bakanların çocuklarının parayla haşır neşir olduklarını anlatan Bahçeli, 'Paraları toplayıp toplayıp kasa koyarken sayıyorlar, bu nedenle elleri uyuşmuş kolları ağırır hale gelmiş birisi de tavsiye etmiş kendinize ‘Bu kadar eziyeti kendinize niye yapıyorsunuz, teknoloji ilerledi para sayma makineleri var, alın eve birer tane’ demiş. Türkiye’de yolsuzluk var mı yok mu? Var ise nereye kadar? Kime kadar uzanıyorsa kökünden kazımaya gerekli cezayı vermeye size namusum ve şerefim üzerine söz veriyorum. AKP’li kardeşim bunu başbakana niye sormuyorsun? Niye bu soruların cevabını istemiyorsun? Neyden gocunuyorsun ki herkese saldırıyorsun? Türkiye de mitingler yapıyorsun belediye seçimleriyle ilgili buralarda. Hiç yolsuzluk ve rüşvetin olduğundan değil kendinden bahsediyorsun. Sen kimsin? Bu kadar işin içerisinde bir gocunduğun yer var ki sen bu kadar rahatsız oluyorsun Saldırgan oluyorsun.'dedi.RÜŞVET KANSERDEN KÖTÜBaşbakanın mitinglerde üslubunu bozduğunu kaydeden MHP Lideri Bahçeli, 'Yolsuzluk ve rüşvet kolay atlatılacak bir konu değildir. Yolsuzluk ve rüşvet, toplumsal bir hastalıktır. Kanserden kötüdür. Kangrenden kötüdür. Toplumu hele hele kalıcı hale dönüşürse herkes tarafından yolsuzluk ve rüşvet görülmez duyulmaz bir hal alırsa bu toplum çürür. Toplumun çürümesi devleti çökertir. Ondan sonra yiyenlerle yemeyenlerin kavgası başlar. Ve Türkiye de sosyal hareketlilik hızlanır. Türkiye de bazı ayaklanmalar baş gösterir. Bundan yararlananlar olur. Türkiye karmakarışık kaosa kavga ya iç çatışmaya girdiği zaman ortada hiçbir siyasi parti kalmaz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı AKP’ye oy vermiş olanlar da kurtaramaz. Bu tehlikeli gidişata ‘Dur’ demek lazım. Mahalli idareler seçimleri iktidar değişikliği önermez. Ancak iktidarı uyarmak için önemli bir gün olarak değerlendirilir. AKP’nin yüce divandan kurtuluşu yoktur. Yargının önüne er geç çıkacaktırö diye konuştu.ÖLDÜRÜLEN MHP'Lİ BELEDİYE BAŞKANIN MEZARINI ZİYARET ETTİMHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli daha sonra Malkara’nın Kozyörük Beldesi’nde 15 yıl önce sırtından kurşunlanarak öldürülen belediye başkanı MHP'li Mehmet Dölkan'ın mezarını ziyaret etti. Kozyörük Mezarlığı'na giden Bahçeli, 29 Ekim 1999'da sırtından vurularak öldürülen Dölkan'ın mezarı başında dua ederek, çiçek koydu. MHP Lideri Bahçeli, Dölkan'ın ailesine sabır dileyerek, karayoluyla Hayrabolu'ya geçti.Engin ÖZMEN- Mehmet YİRUN- Murat YAYIN/MALKARA(Tekirdağ),(DHA)
Başbakan Erdoğan'dan 'Helal Lokma' Gafı
Partisinin Eskişehir mitinginde konuşan Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken 'Evlatlarıma helal lokma yedirmedim' diyerek gaf yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin yerel seçim çalışmaları kapsamında CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştirirken farkında olmadan ilginç bir gafa imza attı. ÇOCUKLARIYLA İLGİLİ ELEŞTİRİLERE YANIT VERDİ Kemal Kılıçdaroğlu’nun Tekirdağ mitinginde Erdoğan’ı eleştirirken yanlışlıkla Erdoğan’ın annesinin de yolsuzluğa bulaştığını söyleyip, hatasını anladığında özür dilemesini eleştiren Erdoğan, çocukları hakkındaki eleştirilere cevap verdi. 'HELAL LOKMA YEDİRMEDİĞİM HALDE...' Bu sırada dili sürçen ve ‘haram’ yerine ‘helal’ kelimesini kullanan Erdoğan 'Sen, benim evlatlarıma helal lokma yedirmediğim halde, evlatlarıma da haramdan bahsedecek kalitede de değilsin' dedi. sondakika.com
İdrar Kaçırma Nedenleri Nelerdir?
Günlük işleriniz esnasında, istemsiz ve ani şekilde idrarın, idrar yolundan dışarı akmasına ”idrar kaçırma” denmektedir. İdrar kaçması genellikle idrar yolundan olur. Ancak bazı özel ve istisnai durumlarda kalın bağırsak ya da kadınlarda genital organ yoluyla da olabilir. Bu sorun bazı hastalarda günlük yaşamı ve normal aktiviteleri engelleyecek oranda yüksek olabilir. Gülme, öksürme, hapşırma, egzersiz yapma, yürüme hatta oturma, veya ağır bir eşya kaldırırken idrar kaçırılıyorsa, idrara çıkmaya yetişmeden kaçırma sorunu yaşanıyorsa, bu histen kurtulmak için sık sık idrara çıkma ihtiyacı hissediliyorsa, idrarın tamamen boşaltılamadığı hissediliyorsa bu bir sorundur. Ve uzmana başvurulması gerekir. Bir uzman yardımıyla idrar kaçırma nedeni ve idrar kaçırma tipi belirlenerek uygun bir tedavi biçimi bulunması gerekir. Yaşam kalitesini düşüren ve iş hayatı, sosyal yaşam ve kişisel alanı etkileyebilen bu sorundan kurtulmak için farklı iyileşme yolları ve çözümler mümkündür. Her iki cinsiyette de görülebilen bu sorun için, idrar kaçırmanın değişik tipleri, nedenleri ve nedene göre değişik tedavileri vardır. İdrar kaçırma çok sık görülen ve tedavisi mümkün bir problemdir. Her cinsiyet ve yaşta görülebildiği gibi bir hastalık da değildir. Birçok farklı tipi ve tedavi şekilleri mevcuttur. Bu sebeple, tedavi yöntemi de idrar kaçırmanın formuna göre değişmektedir. İdrar kaçırma başlıca 3 ana grupta incelenir Stress inkontinans (İdrar kaçırma): Kas,sinir güçsüzlüğüne bağlı olarak idrar kaçırma Acil İdrar Yapma Gereksinimi: İdrar kesesinin kontrol edilemeyen otomatik kasılmasına bağlı olarak idrar kaçırma Karışık tip: Her iki durumun da varlığıyla idrar kaçırma İlerleyen yaş Fazla kilolu olmaz, obezite Kalıtımsal sebepler Kabızlık İdrar enfeksiyonları (kadınlarda sistit, mesane iltihabı) Vajinal enfeksiyonlar İdrar taşları ve tümörleri Zor doğumlar, Menopozla ilişkili hormonal değişiklikler Şua tedavisi Sinirsel hastalıklar ve erkeklerde görülen prostat büyümesi Kadınlarda devamlı idrar kaçırmaya sebep: mesane-vajina arasında ya da böbrekle mesane arasındaki idrar borusu (üreter) vajina arasında oluşacak birleşmeler Kontrolsüz şeker hastalığı Alkolizim Prostat kanseri için yapılan ameliyatlar Adele gevşeten, tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, sakinleştirici, depresyona karşı alınan ilaçlar, alerji ilaçları da idrar kaçırmaya sebep olabilir. Beyin fonksiyonlarında yavaşlamaya neden olan hastalıklar (demans, alzheimer, damarsal hastalıklar vb) Yukarıda sayılanları genelde idrar kaçırma sorunu için neden olarak sayabiliriz. Bunun için muayene, günlük idrar takip çizelgesi, kişinin kaçırdığı idrar miktarının tespit edildiği ped testi ve gerekirse ürodinami adı verilen mesanenin nasıl çalıştığını gösteren testlerle bu teşhis konulabilir. Tedavisinde ise egzersiz, ilaç tedavisi ve çeşitli ameliyat yöntemleri uygulanabilir. Erkekler kadınlara göre bu sorunu daha az yaşamaktadır. Çünkü idrar tutmayı sağlayan kas yapıları fizyolojik olarak daha sağlamdır. Ve bunu bozabilecek doğumlara maruz kalmadıklarından bu sorunu daha az yaşarlar. Bu nedenle idrar kaçırma genel olarak erkeklerde kadınlara oranla daha az görülür. Fakat görülmesi durumunda kadınlardan daha şiddetli yaşanır denilebilir. Prostat büyümesine bağlı mesane çıkım tıkanıklığının zamanında tedavi edilmemesine bağlı ortaya çıkan idrar kaçırma durumu ve prostat ameliyatları sonrası görülen idrar kaçırma en sık görülen nedenler arasındadır. İdrar kaçırma özellikle menopoz sonrası dönemde ve doğum yapma sayısı fazla kadınlarda görülebilen 30 yaşını geçkin her dört kadından birinde görülebilen ciddi ve yaygın bir sorundur. Doğum yapmamış genç kadınlarda bile zaman zaman görülebilir. Kadınların ömürlerinin uzaması ile sorun daha da büyümektedir.Kadınlarda idrar kaçırma şikayetlerinin en önemli nedeni genetik yapıdır. Bağ dokusu, kalıtımsal olarak zayıf ve sarkmaya eğilimli olan bireylerde, bu problem sıklıkla oluşur.Genital organların sarkması ise çoğunlukla zor ve sık doğumlar, kronik öksürük ve astım hastalığı, ağır yük kaldırma, kronik kabızlık, aşırı şişmanlık gibi etkenlerin varlığında oluşur ve sonuç olarak “İdrar kaçırma” problemi oluşur. Cerrahi olmayan tedavi: Amaç, elde olmayan idrar kaçırmaya katılan faktörlerin iyileştirilmesini sağlamaktır. Bu tedavi yöntemi problemi kötüleştiren faktörlerin mesela, kabızlık, şişmanlık, sigara kullanımı, aşırı sıvı alımının önlenmesi gibi ve çoğalmış karın içi basıncını dengelemek için hastanın pelvis tabanı yeteneğini arttırmaya yönelik kaslar ile kadınlık hormonu durumunun düzeltilmesini amaçlar. Kegel egzersizleri: Pelvis, tıpta leğen kemikleri arasında kalan bölgedir. Doğum sırasında, bebeğin takip edeceği yol burasıdır. Pelvis bölgesinde çok sayıda kaslar vardır. Bu kasların eğitimi idrar yaparken, bu bölge kaslarının sıkılması ile idrar akımının durdurulması ve bir süre tutulması ile sonra tekrar gevşetilmesi ile olur. Bu işlemi yaparken hangi kasların kasılmasının bu etkiyi sağladığı anlaşılmaya çalışılmalıdır. Bu kas grupları öğrenildikten sonra, gün boyu 200 kere kasılması ve gevşetilmelidir. 5 yavaş, 5 hızlı hareket günde en az 5 kere yapılmalıdır. Hamilelik süresincede en az 3 kez yapılmalıdır ve doğum sonrası da minimum 10 kez yapılmalıdır. Kegel egzersizleri Özellikle doğum sonrası sık olarak görülen öksürmek, aksırmak, gülmek ile idrar kaçırmayı engellemektedir. İlaçla tedavi :Konunun uzmanı hekimler tarafından karar verilen, mesane gevşetici ilaçların kullanımı buna uygun olan kişilerde fayda sağlamaktadır. Cerrahi tedavi : Gerçek stress inkontinansın tedavisi, cerrahi yöntemlerle yapılan tedavi biçimidir.. Bu sorunu düzeltmek için günümüzde uygulanan çeşitli ameliyat tipleri mevcuttur.
Doğum Lekeleri Endişe Yaratmalı mı?
Bebeklerde görülen doğum lekeleri aileleri endişelendirmesi gereken bir hastalık belirtisi değildir . Mavi, pembe, mor ya da kahverengi renkte olan lekeler yenidoğan bebeğin vücudunun herhangi bir bölgesinde görülebilir. Bunlar bazen bir hastalığın belirtisi olabildiği gibi, bazen de tedavi dahi gerektirmeden kendi kendine kaybolabilmektedir. Neden olur? Doğum lekeleri birçok bebekte görülebilen bir durumdur. Farklı renklerde görülen doğum lekelerinin pek çoğunun sebebi tam bilinemiyor. Lekelerin büyük bir çoğunluğu geçici ve tedaviye gerek duyulmadan zaman içerisinde yok olur. Yeni doğan bebeklerin yüzde onunda doğum lekesi vardır. Bu lekeler, deri altında kan damarlarının demetler halinde bir araya gelmesi ile oluşmaktadır. Genelde düz veya kabarık, pembe, kırmızı veya mavimsi görünümdedirler. Birçok doğum lekesi kalıtsal değildir ve gebelik esnasında olan bir olaydan kaynaklanmazlar.
Doğru Yaşamak: Kime Göre?
Boynum çok ağrıyor. İlaç kullanmıyorum. Prensip olarak. Bana direk MR’ın taşlı yollarını önermeyeceğini bildiğim, hayata daha “ bütünsel ” bakan bir doktor var aklımda. Ona gitmeliyim. Canım yanıyor.İnsan, eğer sadece beden değil aynı zamanda ruh dediğimiz enerji ve zihinden de oluşuyorsa, hastalıklara da sadece fiziksel boyutta yaklaşmanın yetersiz kaldığını artık tüm dünya anladı.Maalesef Türkiye’de insana bütünsel yaklaşan doktorların sayısı pek az. Hastalık dediğimiz şey bir sonuçtur. Madenin kaynağına inmek gerek. Buz dağının altına.Bu spiritüel kavramları biliyorum. Boyun ağrısının ruhsal nedenlerini araştırırken hiç de şaşırmadığım bir bilgi ile karşılaştım! Boyun ağrısı “ hayatı kontrol etme ” ihtiyacının oluşturduğu stresten meydana gelirmiş. Ağzını öpeyim ey kitap! Kontrol benim soyadım!Sardım acıyan boynuma üstünde sonbahar yaprakları figürleri olan şalımı, tuttum doktorun yolunu.……..Sıra dışı bir muayene tecrübesi beni bekliyormuş. Doktor bey, psikolog değil. Ama nedense en ilgilendiği şey benim psikolojim! Soruyor da soruyor, “Kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Hayatınızda sizi üzen ne oluyor? ”. “Ya” diyorum “Doktor bey! Ben bombayım bomba! Her şey tıkırında!” Adam vazgeçmiyor. Benim bombanın fitili patlıyor. Ağlamaya başlıyorum boynumu tutarak. Aslında diyorum. Aslında her şey yolunda değil. Şu var bu var, anamla babamın dertleri var, aşk hallerim var, kredi borçlarım var, köpeğim ölüyor, küçük ayak parmağımı kapıya sıkıştırdım ve tırnağı düştü. Yelkenliyle dünyayı gezmek istiyorum ama denizde çok üşüyorum ve sinirlerim bozuluyor. Kızıldeniz’e gidip dalmak istiyorum ama tüple denizin altına inince panik atak geliyor. Evlenmek istiyorum ama rutini sevmiyorum. Rutini sevmiyorum ama aidiyet duygusuna ihtiyacım var. Evet doktor bey! Hiçbir şey yolunda değil!…………Sıra dışı bir muayene dedim ya. Doktor beyin reçetesi şu: “ Altın saatlerde uyanacaksın bundan sonra! ”. Ben gayri ihtiyari “Buyrun? Ne saati, eşref vakti gibi bir şey mi bu?” diye soruyorum. “Golden Hours, saat 5:30’ la 7:00 arası” diye cevap veriyor bilge doktor. “Peki doktor bey, akşam kaçta yatacağım ki sabah 5:30 da uykumu almış şekilde uyanacağım?” diye soruyorum. Doktor cevap veriyor “10”. Ben gülmeye başlıyorum. “Ben son 4 yaşındayken saat 10’da yatmıştım”.Sonra bitmiyor. Altın saatte uyanıp, bir iskemleye oturup 15 dakika nefes çalışıp, meditasyon yapacakmışım . Üzerine de, gösterdiği bir takım vuruş noktaları ile organlarımı şifalandıracakmışım.Peki canım!Diyeceksiniz ki, kendin seçmişsin böyle bir doktor. Haklısınız. Zaten ben burada mizah yapıyorum. Doktorun söylediklerini uyguluyorum. Size bu satırları altın saatte yazıyorum. Hava karanlık. Zihnim hiç olmadığı kadar aydınlık.Doktoruma güveniyorum. Ağrıyanın boynum değil, canım olduğunu biliyorum. Benim canım ağrıyor.Bu acı bugün boyundan hissediliyor, yarın dizden, beş yıl sonra belden. İşçi gözlüğümü takıp, dalmalıyım ruh madenime. Oradaki elektrik kaçağını tespit edip, çıkmayalım geri, gökyüzüne.………Bütün bunların yanında bir şey daha var aklımda.Doktor bey ile sohbet ederken, şöyle bir şey çıktı ağzımdan. “Hep olmayacak aşkların peşinden koşturup duruyorum” . Doktor beyin yanıtı gecikmedi “Acı çekme ihtiyacın olabilir mi? Bundan besleniyor olabilir misin?”.“Olabilirim”.……..Benim kendi uydurma bir teorim var. “ Dostoyevski Izdırabı ”.Yazarın hayatını inceleyenler bilirler, Dostoyevski’nin inanılmaz bir içsel ızdırabı vardır. Ona göre onu kimse sevmez. O hep yalnızdır. O anlaşılamayandır. Bir dünya vardır, içinde insanlar ve hayatlar vardır. Bir de kendi vardır. Tek. İşte bu ızdıraptan beslenir, bir vampirin kandan beslenmesinin ahlaksızlığıyla. Kendi kanını içer adeta.Bazı insanlar böyledir işte.Ayrıca kim, pamuk prenses gibi bir hayat istiyor ki?İçinde rakı masası olmayan, sezen şarkıları olmayan, karanlık gecelerde yakılan sigaralar olmayan, özlenen sevgili için, yapmak isteyip de yapamadıkların için, döktüğün gözyaşlarının olmadığı bir hayatı kim istiyor?Hayat tek başına ızdırap değil.Ama hayat tek başına mutluluk da değil.Hayat bir kolaj.Her şey zıttından türüyorsa. Gündüz geceden. Izdırabın olmadığı yerde, mutluluk da yok demektir.Gözyaşlarını sildikten sonra gülümsemek, yağmurdan sonra güneş açması gibidir. Saf. Temiz. ilham verici.…….Sizi bilmem ama ben kendi “ Dostoyevski ızdırabıma” sahip çıkıyorum. Onu seviyorum. Pamuklara sarmalıyorum. Bu benim zenginliğim. Şeffaf bir bulut gibi Lucca’da oturup kızlarla roze şarap içip geyiğin dibine vurmak da harika. Onu da yapıyorum. Gören, duyan imrenir. O kadar dertsiz ve hafif olduğum günler oluyor. Ama hayat böyle hafif çekilmiyor. Bazen ağırlaşmak gerekiyor. Sırtına deniz anası yapışmış gibi çığlık çığlığa koşmak, tanrılara rakı kadehi kaldırıp, Ferdi Özbeğen dinlemek gerekiyor.………..Bugün altın saatte yazıyorum yazımı. Nefesim açık. Egzersizlerimi yaptım.Ama birazdan havalimanına gideceğim. Bodrum’a uçacağım. Otel odasına çantamı bırakıp, üzerime beyaz bir elbise giyeceğim. Uzun zamandır görmediğim bir iki dost var Bodrum’da yaşayan. Kaptan’nın Yeri’nden rezervasyon yapmışlar. O tahta masaya oturacağım. Balığımı ısmarlayacağım. Rakımı yudumlayacağım. Ve saate bakmayacağım. Günün ilk ışıklarına da kadar şarkılar söyleyeceğim. Belki aklıma eski bir sevgili gelecek, biraz ağlayacağım. Muhtemelen otel odamı zor bulacağım. Koridorlarda sağ sola çarpacağım. Sonra üstümü değiştirmeden yatağa uzanıp, Dostoyevski ızdırabıma sarılıp, sızıp kalacağım.……..Hayat çok güzel. Ve hayat çok çirkin.Hayat çok iyi. Ve hayat çok acımasız / zalim.Ben de hayat gibiyim.Her şeyim.Aynı anda, hem bilgeyim, hem bir ayyaşım. Hem çok şey biliyorum, hem hiç bi b.k bilmiyorum.Tek bildiğim şey,Yaşamayı seviyorum. Tüm Dostoyevski ızdıraplarına ve pamuk prenses mutluluklarına rağmen.Çok seviyorum kahrolasını!Zeynep Tezcan
Kadınlarda Kanser Uyarısı Veren 12 İşaret!
Açıklanamayan Kilo Kaybı Birçok kadın kilo vermeye çalışmadan kilo kaybını memnuniyet verici olarak düşünse de aslında diyetine dikkat etmediği halde açıklanamayan kilo kaybı kanser olmasa da tiroid gibi hastalıkların habercisi olabilir. Şişkinlik Birçok kadının ortak sorunu olan şişkinliğe karın ağrısı veya pelvik ağrı da eşlik ediyorsa yumurtalık kanserinin habercisi olabilir. Şişkinlik problemini hemen hemen her gün yaşamaya başladıysanız ve birkaç haftadan fazla sürüyorsa mutlaka hekiminize danışın.  Menopoz dönemi öncesi kadınlar arasında adet dönemi düzensizlikleri görmezden gelme eğilimi ne yazık ki yaygındır. Ancak bu dönemde gerçekleşen kanamalar kolorektal kanserlerin belirtisi olan gastrointestinal kanamalar da olabilir. Özellikle adet dönemi içinde ya da dışında görülen anormal kanamalar kadınlarda en sık görülen jinekolojik kanser olan rahim kanserinin belirtisi olabilir.
Kilo Vermeye Yardımcı En Sağlıklı 10 Yiyecek
Kilo vermek için aç kalmak gerektiği inancı günümüzde tarihe karışmış durumda. Sağlıklı kilo vermek ve sağlıklı yaşamak için kısa bir zamana yayılan ve eziyet seviyesinde olan şok diyetler yerine yaşam boyunca uygulanabilecek sağlıklı beslenme programları tüm uzmanlar tarafından tavsiye ediliyor. Sağlıklı bir beslenme programının protein, yağ ve karbonhidrattan herhangi birini kısıtlaması ise kesinlikle mümkün değil. Önemli olan mümkün olduğunca lif ağırlıklı beslenmek, alınan yağ ve karbonhidratlar konusunda dikkatli davranmak ve hiçbir besin grubunu tamamen dışlamamak. Bu bilgiler ışığında sizlere diyet yaparken de rahatlıkla tüketebileceğiniz, sindirime ve sağlığa faydalı kilo verdiren yiyecekler arasından en sağlıkla 10 tanesini listeledik. Sağlıklı günler dileriz.